TV Dizileri Aracılığıyla “Kürtleşme”

Kürdistan Devleti TV dizilerinin zararları televizyon evimize kadar girdi Serap Yeşiltuna Kürdistan haritası batının Türkiye üzerindeki planları Amerikanın Türkiye üzerindeki Planları Dersim Hükümeti AKP Satılık Erdoğan taşeron Erdoğan CNN Türk İran Iraq CNN'de Kürdistan Haritası
Evlere girmenin en kolay yöntemlerinden biri televizyondur. Televizyon kanallarındaki programlar, diziler, filmler ve tartışma programları da Kürtçülük propagandasını en kolay ve en kalıcı şekilde empoze eden araçlardır.

Her kanalda farklı saatlerde farklı kesimlere hitap eden TV dizileri örneğin… Sıradan vatandaşı ekrana bağlayan bu dizilerde uzunca bir süre ağalar beyler, aşiretler, marabalar, berdeller boy gösterdi. Bu ağalar sadece köylerde, kırsalda değil uzantıları büyük şehirlerde olan ağalardı. Dizilerin yarısı kırsalda, yarısı şehirde çekiliyordu ve “İstila” son derece meşru bir zeminde Türk milletine kabul ettirilmeye çalışıldı. Bir yandan “Diyarbakır bizim, İstanbul hepimizin” gibi bir anlayış empoze ediliyor, diğer bir yandan da feodal kültürün büyük şehirlerde edindiği yer olumlu portrelerle normalleştiriliyordu. Bazen adları Sıla oluyor, bazen Berivan, bazen de Asmalı Konak, Kırık Ayna, Beyaz Gelincik ya da Zerda… Ama hep aynı şehirleşememiş koku, aynı mekan, aynı simalar, aynı konular…

Bu tarz diziler biraz daha üstü örtülü Kürtçülük propagandası yapıyordu. Yakan, yıkan, terör estiren Kürt değil, yakan yıkan terör estiren Kürdün feodal kültürü duruyordu karşımızda. Yakan, yıkan, terör estiren Kürdün bozuk Türkçesi, özellikle bozulmuş şivesi çınlıyordu kulaklarımızda. Bu bozuk Türkçe, şehre yerleşen ama şehirli olmak için hiçbir çabası olmayan, zaten köy kültürünü şehre taşısın diye beslenen Kürdün simgesiydi. Yakan, yıkan terör estiren Kürt, bu kez Türk’ün değil, Türkçenin “kafasını, gözünü yarmaktaydı” anlayacağınız ve bu durum dizilere malzeme olmakla kalmıyor, çocuklarımızın da Türkçesini bozmaya başlıyordu bir süre sonra.

Bu tarz aşiret dizileri yavaş yavaş misyonunu tamamlarken yerini daha siyasi içerikli, daha direkt Kürtçü propaganda yapan diziler almaya başladı.

Örneğin 12 Eylül sonrasını anlatan “Bu Kalp Seni Unutur mu?” adlı dizi… 12 Eylül, sanki solcuları ortadan kaldırmaya çalışmamış, sanki Fethullahçılığı beslememiş sanki PKK’yı büyütmemiş de sadece ve sadece “Kürtlere işkence eden Diyarbakır Cezaevi’ni” yaratmıştır bu dizinin alttan alttan vermeye çalıştığı mesaja göre. Sanki Türkiye’nin başka hiçbir yerinde cezaevi yoktur, sanki başka hiçbir yerde işkence edilmemiştir kimseye de varsa yoksa Diyarbakır Cezaevi’dir işkence merkezi. Bu tez solcuların Kürtleşmesinin de bir sonucudur. Halkın solculaşmasının önüne de set çekmesidir. “İşte” dedirtiyorlar “solcuların yaptığı bu, 80 öncesinden de böyleydi şimdi de… Solcular sadece ve sadece Kürtçüdür.!”

Pek çok televizyon dizisi de artık konusu ne olursa olsun alttan alta Kürtçülüğü, “Kürt realitesini”, Türk Kürt kardeşliği tezlerini işlemeye başlıyordu.

Alıntıdır. Eser Kaynağı: Serap Yeşiltuna (Tıklayınız!)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Yüksek Makine Mühendisi" mi yoksa "Makine Yüksek Mühendisi" mi?

Kâğıt Yuvarlama Tekniği